Değerli okurlarım, Şehrül emin cümlesini ilk kez duyanlarınız olabilir. Kelime anlamıyla yaşağınız ilin, ilçenin emin insanı , kendinden emin olunan kişi demektir. Günümüzdeki anlamı ise belediye başkanı demektir. Hepimizin bildiği üzere ülkemizde, Cumhuriyet tarihinden günümüze kadar her 5 yılda aynen genel seçim gibi yapılan oylamalar sonunda belediye meclis üyeleri ve belediye başkanları siyasi partilerin gösterdikleri adaylar arasından seçimle iş başına gelirler.  fazla  ayrıntıya girmeden hafızalarımızı kontrol etme açısından kısa bilgiler dahilinde izah edeceğim. Her siyasi partinin adayı olan belediye başkan adayları bulunduğu seçim mahallinde, partisini ve kendisini halk nezdinde diğer partilerin adaylarına karşı, seçim vaadleri ve propagandalarını anayasanın vermiş olduğu seçme ve seçilme hakkına uygun olarak, seçim kurulunun belirlediği kıstaslar uygun tüm adayları kapsar. Bu bir yarıştır. Bu yarışta halka en iyi hizmet vaddi ile halkı ikna eden vizyonuyla ve güvenirliğini ispat eden adaylardan biri seçilir. Ve söylemiş olduğumuz gibi Şehrül emin makamının sahibi olur. Olduğu gün siyasi rozetini bir daha ki, seçime kadar çıkarır ve kendisine oy veren, vermeyen herkesin başkanı olur. İşin aslı bu olduğu halde,maalesef ülkemizde uygulanıyormu? Geneleme yaparsak uygulanmadığını müşahade ediyoruz. Artık günümüz teknolojisi öyle bir hızla değişim gösteriyor ki, Hakkari ilimizin en ücra beldesinden tutunda,Metropol kentlerimizin hangi belediyesinde, nelerin olup bittiğini herşeyi vatandaşımız görebiliyor.Kapalı kapılar ardında yanlışlar yapılsa da bu yanlışların sorgulanması gayet demokratik kuralar çerçevesinde yapılması gerekir. O şehrin malı olan Beyt'ül mala yani emanete sahip çıkmak seçilmiş başkanların namus ve şeref borcudur. Hiç kimse siyasi bekası adına veya hemşeri,partili, kardeş, evlat,hısım ve akrabaya bu malı peşkeş çekemez. Bu mal yetimin, fakir fukara ve garip gurabanın malıdır.Belediye başkanı olmanız bunu sizlere bir hak olarak vermez. Dolayısıyla her kurumun denetlenmesi gibi, Belediyelerde idari yönden İçişleri Bakanlığına bağlı olmaları hassabiyle, denetlenmelerinde hiç bir beis yoktur.Zira bu denetleme bir yerde kamununda vicdanını rahatlanması adına olmazsa olmazlardandır. Bu denetlemeler siyasi intikam adına yapılmaya kalkışılrsa bu etik değildir. Bunu savunmakta aymazlıktır. Ülkemizde genel bir yanılgı söz konusu olduğunu biliyoruz. İktidar A partisi ise, illaki kendi partisinden seçilen belediye başkanını kayıracak,varsa hatası örtbas etme cihedine gidilecek. Gidilmediğini söylersek kendimize haksızlık yapmış oluruz. Diğer muhalif parti belediye başkanının da zerre miskal kadar hatası varsa sırtında boza pişirildiği ön yargısını vatandaş olarak kırmamız mümkün mü?  Bu uygulamanın yanlış olduğu kanısındayım. Ayrıca Son zamanlarda iktidar partis de metropol veya bazı il belediye başkanlarını görevden aldığını kamuoyunda takip ediyoruz. Muhalifler kendi siyasi düşünceleri açısından eleştirmişler. Hatta bir çoğuda öküzün altında buzağı aramışlardır. Hükümet o belediye başkanlarını istifalarını veya görevden alınmalarını istemişlerse illaki kendilerine has bir gerekçeleri olduğuna inanıyorum.Bu konuda muhaliflerin ortak paydası olan vatandaşın mutluluğu ve refahı ise itidallı hareket etmeleri gerekir. En son CHP'li Ataşehir belediye başkanın içişleri bakanılığı müfettişlerince görevden alınmasına feveran eden Cumhuriyet Halk Partisi yetkilileri ortamı germeye ve işi çıkmaza sokmaktalar.Kimseyi suçlama gibi bir düşüncemizin olmadığının bilinmesi gerekir. Belediye başkanı henüz idari olarak görevden uzaklaştırılmış olup, bunun adli yargısının sonuçunu beklemek Türk adaletinin vereceği nihai karar neticesinde kimin suçlu,kimin suçsuz olduğu ortaya çıkar. Tahkikat aşamasında olunan ve mutlaka tedbir amaçlı görevinden alınmıştır. Gönül ister ki, Şehrül emin olarak gördüğümüz belediye başkanlarımızın siyasi görüşleri ne olurlarsa olsunlar. Onlar biz vatandaşlarına hizmet etme aşkıyla yanıp tutuştuklarından dolayı bu makamlara gelmişlerdir. Aklıma ilk gelen Eskişehir Büyükşehir,Urfa eski belediye başkanı Fakkıbaba'yı ve Karabük belediye başkanlarını tebrik etmek gerekir. Çalışmaları ve şehir planlamaları avrupa'yı düzeyde dir. Zira çalışkanlıkları ve dürüstlüğüyle ön plana çıkan hangi siyasi parti belediye başkanı olursa olsun, bulunduğu kent halkının teveccühünü her zaman kazanır. Ayrıca mecliste geçtiğimiz gün sayın milletvekillerinin Türk örf ve adetlerine ve bulundukları makamlara uygun olmayan sözlerle sayın İçişleri bakanı SOYLU'ya yönelik çirkin hitamlarını yadırgıyorum. Bugün ülkemizin başındaki karabulutlar dolaşırken, siyasi görüşümüz ne olursa, olsun bir ve beraberliğe en fazla ihtiyacımız olduğu bu zamanda lütfen TRUMP, NETENYAHU ve FETÖ'yü üstümüze güldürmeyelim. Kol kırılsın yen içinde kalsın. Tüm belediye başkanlarımızın siyasi görüşleri ne olursa olsun. Görevlerini hakkaniyetle yaptıkları sürece en büyük saygı duyulacak değerlerimizdir. Kars'lı hemşerilerimin söyledikleri gibi" BİZ BİZE GURBAN EL BİZE GURBAN"