Bir Dönem Milli Savunma Bakanlığı da yapan Sabahattin Çakmakoğlu bakanlık görevi öncesi pek çok ilçe merkezinde Kaymakamlık yaptıktan sonra Gümüşhane-Isparta-Edirne –Gaziantep ve İçel valiliği de yapmış deneyimli devlet adamı olarak biliniyor.

Sabahattin Çakmakoğlu seçim çalışmaları sırasında 19 Mart 2004 tarihinde Konya’dan Adana’ya giderken Cihanbeyli ilçesinde kaza yapmış uzun süren bir tedavi sonrası hastaneden çıkıp evine yerleşmiş ve tedavisi evde yapılmaya başlanmıştı.

Bizde o sırada kendisine geçmiş olsun ziyareti için Ankara’daki evine gitmiş “selam kelam” faslından sonra konu birden bire Kıbrıs’a ve Kıbrıs meselesine gelmişti.

03 Kasım 2002 tarihinde iş başına gelen AK Parti hükümetinin o günlerde Kıbrıs meselesine tam olarak eğilmediği noktasında değerlendirme başladığında Sabahattin  Çakmakoğlu bize tarihe ışık tutacak son derece önemli bir hatırasını anlattı.

Çakmakoğlu çayından bir yudum aldıktan sonra “Yüksel Başkanım ben 1975-1978 yılları arasında Isparta  ilimizde Vali görev yaparken Rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in beni görmek istediği bilgisini aldım, Haberi alır almaz Ankara’ya gittim, Efendim beni emretmişsiniz buyurun dedim. Alparslan Türkeş bana “Sabahattin Bey Kıbrıs’ta hoşuma gitmeyen gelişmeler oluyor, bildiğiniz gibi Sayın Rauf Denktaş 1976 yılında yapılan genel seçimlerde devlet başkanlığına seçildi. Sizden Ricam Rauf Denktaş’a bir resmi ziyaret yapmanız, Ziyaret esnasında Kıbrıs’ı ilerleyen süreçte zor günlerin bekleyeceğini bu zor sürecin atlatılması adına orada Milli ve muhafazakar bir yapıya ihtiyaç olduğunu bunun içinde Kıbrıs’ta gerekli olan bu yapının hayata geçirilmesi adına Sayın Denktaş’ın talebi doğrusunda Kıbrıs’ın her köy-kasaba ve şehrine Türkiye’de var olan ülkü Ocaklarından birer Öğretmen ve İmam gönderilmesi gerekiyor, Ülkü Ocaklarından Kıbrıs’a gidecek olan Öğretmen ve İmamlar yapacakları çalışmalar ile Ada’yı İngiliz ve Yunan kültüründen koruyabilirler, bu durum Kıbrıs için Hava kadar-su kadar-ekmek kadar önemlidir” uyarısını yaptıktan sonra “Yolun açık olsun” diyerek beni uğurladı” dedi.

Biz bir taraftan çayımızı yudumlarken diğer taraftan Sabahattin Çakmakoğlu’naPeki Sayın Bakanım, Başbuğun yanından ayrıldıktan sonra ne yaptınız” diye sorunca “ Ankara’dan çıkıp Isparta’ya geldim, Randevu aldıktan sonra Kıbrıs’a Rauf Denktaş’ın makamına gittim ve kendisi ile konuştuktan sonra Alparslan Türkeş’in mektubunu sundum, Sayın Cumhurbaşkanı’da mektubu okuduktan sonra “ Başbuğuma selam ve saygılarımı iletin müsterih olsun ben gerekeni yapacağım,” dedikten sonra Türkiye’ye döndüm ve Alparslan Türkeş’e gerekli bilgileri de sundum” cevabını verdi.

“Peki bu görüşmelerden sonra Alparslan Türkeş’in istediği oldumu.?”şeklinde ki sorumuza da Sabahattin ÇakmakoğluYüksel Başkanım Kıbrıs’tan geldikten ve olanlar ile ilgili Alparslan Türkeş’e bilgi verdikten aylar sonra bir haber aldım, benim gitmemden sonra Necmettin Erbakan’da Kıbrıs’ın selameti için bir yakınını Rauf Denktaş’a göndermiş ve Kıbrıs’taki sürecin akamete uğramaması adına Milli Gençlik vakfından Kıbrıs’ın her köy-kasaba ve şehrine birer Öğretmen ve İmam görevlendirilmesi adına ricacı olunmuş, Alparslan Türkeş ve Necmettin Erbakan’ın bu hassasiyetlerinin Rauf Denktaş tarafından ne şekilde değerlendirildiği hatta değerlendirilip değerlendirilmediği konusunda zaman içerisinde herhangi bir bilgi alamadım ve bu günlere kadar geldik” şeklinde açıklamada bulundu.

Her yıl 15 Kasım tarihinde KKTC’nin Kuruluş yıldönümü kutlanır, Dün KKTC’nin 33.kuruluş yıldönümü kutlandı, Allah izin verirse dünya durdukça KKTC’nin kuruluş yıldönümlerini daha uzun yıllar hep birlikte kutlama imkanı bulacağız.

Hepimiz biliyoruz ki emperyalist güçler tutunmaya çalıştığımız bu topraklardan bizi atmak adına olağanüstü bir mücadele veriyor bizde bu Haçlı saldırılarına karşı olabildiğince direnmeye çalışıyoruz, bir taraftan Anadolu topraklarını korumaya çalışırken bir taraftan da “Yavru Vatan” olarak tanımladığımız KKTC’nin “kılına bile zarar gelmemesi” için bütün imkanlarımızı seferber ediyoruz.

Dikkat edilirse 1974 yılında Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan’ın Başbakan ve Başbakan yardımcısı olarak bulundukları dönemde Kıbrıs’a yaptıkları “Barış Harekatı’nın” üzerinden 42 yıl geçti, geçen bu 42 yıllık süre zarfında en sağından en soluna, liberalinden en muhafazakarına kadar hemen her parti iktidara geldi pek çok hükümet geldi geçti ama Türkiye Cumhuriyeti Devletinin KKTC politikası asla değişmedi, Meclisten güvenoyu alan tüm hükümetlerin Başbakanları ilk ziyaretlerini KKTC’ye ikinci ziyaretlerini de Azerbaycan’a gerçekleştirdiler.

Türk milleti için pek çok şey ifade eden  “Kefen Parası” diye bir deyim vardır, Vatandaşın birisinden borç istersiniz, “para ver” diye yalvarırsınız, Borç istediğiniz kişi son çare “Vallahi kenara ayırdığım Kefen Paramdan başka tek kuruşum yok Kefen paramı da asla ve asla hiç kimseye vermemem” dediğinde para isteme meselesi de anında bitmiş olur.

İşte KKTC’de Türk milletinin “Kefen Parasıdır-İnadıdır” Türk insanı bilir kendisi için “ kefen parası” olan KKTC’yi kaptırdığı anda inadı kırılır, mukavemeti biter ve KKTC gittiğinde oradan başlayan toz bulutu Anadolu’daki Türk milletini de yerle yeksan eder.

Başta ABD olmak üzere Emperyalist güçler Kıbrıs’ı hep “Yüzen Üs” olarak görmüş ve muhtemelen Türkiye’de işbaşına gelen tüm hükümetlere “Kıbrıs’tan taviz verin bizde sizi önemli ölçüde rahatlatalım” demelerine rağmen hiçbir hükümet bu talebe yakın durmamış ve Kefen parası olarak gördüğü KKTC’yi asla pazarlık malzemesi yapmamıştır.

Edirne’den, Kars’a, Ceylanpınar’daki Odacıdan, Başbakan’a, Cumhurbaşkanı’na kadar hepimizin inadı hepimizin “Kefen Parası” olan Kıbrıs davası için 1974 yılında yapılan “Barış Harekatı” sırasında biz 14 yaşındaydık, henüz bıyıkları terlememiş milyonlarca “Genç adayı” ile birlikte bizde Askerlik şubelerinin önünde günlerce nöbet tutmuş “Bizde Kıbrıs’taki kardeşlerimiz için savaşmak istiyoruz” diye Askerlik şubelerinin kapısında beklemiştik.

Türk milletinin Kefen Parası  1974 yılında da milletimizin cebindeydi, halen cebimizde duruyor bizim için “Kefen Parası” olan KKTC’ var oldukça nesiller değişse de bu algı hiç değişmeyecek.

33. Kuruluş yıldönümün Kutlu Olsun yavru vatan KKTC….Nice 33. nice 333. Yıllara..