Değerli okurlarım, son zamanlarda sık sık sosyal medyada ve görsel medyada yer alan önemli konuların başında sahipli veya sahipsiz hayvanlara acımasız ve zalimane bir şekilde zulüm yapıldığı konusu gündeme gelmektedir.İnsanoğlu'nu cenab-ı Allah isra suresi 70. ayette "İnsanları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık." ifadesi var. Fakat bir de insanın "eşref-i mahlukat" yani yaratılanların en şereflisi olduğunun ifadesi ile burada insanoğlunun feraset sahibi olduğu akıl yoluyla doğruyu ve yanlışı ayırt edebilme yetisine sahip olduğunu biliyoruz.Bu bağlamda dünyanın güzel nimetlerinden faydalanan ve o nimetlerin yanında da insanlar gibi canlı olan ancak düşünce kabiliyeti olmayan yaratılmış dostlarımız olduğunu unutmamak lazım.Hiçbiri gayesiz yaratılmamıştır. İllaki,bir sebebi hikmeti var.İşin dini yönü ilahiyat ilmini ilgilendirdiği için yüzeysel olarak belirtmekte fayda var. Yaratılan canlılar içerisinde kedi,köpek ,at,deve,eşek gibi binek hayvanlar yaratılmış.Bunlar teknoloji gelişmeden önce insanoğlunun vasıtası bir aracı olarak hizmet etmekteydiler. Özellikle köpekler,adeta bahçemizin evimizin bekçiliğini yapmaktaydı.Sibiryada halen kızaklara köpekler koşulmaktadır.Zaten diğer hayvanlardan da ne ölçüde faydalanıldığını hepimiz biliyoruz.Zira hayatımızda ve yaşamımızda olmazsa olmazlarımızdan olan bu sevimli dostlarımıza yönelik şiddetlerin uygulandığını görmek içimizi sızlatmaktadır. Sahipli ve sahipsiz hayvanların bir kısmı sokak hayvanı dediğimiz köpekler son zamanlarda HAYTAP (Hayvan dernekleri) ve belediyelerin işbirliği ile barınaklar yapılmakta sahipsiz bakıma muhtaç olan hayvanlar burada koruma altına alınmakta,hasta olanlar derneğin ve belediyenin veteriner hekimlerince tedavi edilmekte bu yaklaşımların insani olarak yapılması ve devam edilmesi taktire şayandır.Eskiden bu hayvanlar bilinçsizce belediyelerce itlaf edilmekteydi.Bu hayvanlara karşı yapılan bir kıyımdı.İnsanoğlu bilinçlendikçe bu canlı dostlarımıza karşı gün geçtikçe yaklaşımlarımızda gelişmeler olduğunu vurgulamak isterim. Bazen haberlerde veya sosyal medyada hayvana eziyet eden,tekmeleyen,kuyruğunu kesen,başına bidon geçiren,yanan ateşin üzerinde gezdiren,arabasının arkasına bağlayarak sürükleyen bu ve buna benzer insanlık dışı pespaye görüntüleri gördüğümüzde insanlığımızdan utanmaktayız.Bu zorbalara peki kim dur diyecek? Sokak hayvanı olmak eza ve ceza çekmek mi? Bu katillere kabahat nevinden para cezası gibi basit cezalar vermek yapılan suçun bir daha yapılmayacağının önüne geçmez ve caydırıcılığı olmaz.Ağzı dili olmayan fakat içgüdüleri olan bizlere emanet olan bu mahsumları koruyup kollamak hepimizin insanlık görevidir. Her şeyi hükümetten veya devletten beklemek haksızlık olur. Herkes hayvanlara yapılan şiddete karşı duyarlı ve bilinçli hareket etmesi gerekir.Bu vahşiliğin önlenmesi adına:

Adalet Bakanlığı Kanunlar Genel Müdürlüğü’nce 4 Ocak tarihli yazıyla Türkiye genelindeki adalet komisyonu başkanlıklarına görüşe gönderilen 27 maddelik 48 sayfalık taslakla ilgili 30 gün içinde görüş bildirilmesi istendi.

Medyaya yansıyan taslakta yer alan ifadelere göre Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılan değişiklikler şöyle:

  • Sahipli veya sahipsiz hayvana acımasız ve zalimce muamelede bulunan veya eziyet eden ya da haklı bir neden olmaksızın öldürene 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilecek. Birden çok hayvana karşı bu suçu işleyenin cezası yarı oranında artırılarak 6 aydan 4.5 yıla çıkacak.
  • Nesli yok olma tehlikesi altında olan bir hayvanı öldürene 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası verilecek. Birden çok hayvana karşı bu suçu işleyenin cezası yarı oranında artırılarak 4.5 yıldan 10.5 yıla kadar hapis olacak.
  • Hayvanları birbirlerine zarar verecek şekilde dövüştürenler 2 aydan 2 yıla kadar hapisle cezalandırılacak.
  • Sahipli hayvana karşı işlenen suçlar sahibinin şikayetine, sahipsiz hayvanlara işlenen suçlar ise Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından başsavcılığa yazılı başvurusuna bağlandı. Bakanlık bu görevi bölge müdürlükleri ile il ve ilçelerdeki taşra teşkilatları aracılığıyla yerine getirecek.Bu uygulamada cezanın alt sınırının 4 ay değil 2 yıl olması gerekliliğine inanıyorum.4 ay alt sınır olursa bir şekilde para cezasına dönüşmesinin önünü açar.Bu yasanın bir an önce hayata geçirilmesi gerekir. Hayvana eziyet eden güruhlara en ağır hapis cezası verilmeli,bundan böyle hayvanların bir mal değil,bir can olduğunu idrak etmek gerekir. Hayatımızda yer alan bu hayvanları sahiplenen sahiplerinin en büyük hataları yaz tatilinde sahiplendikleri bu dostlarını belli bir zaman sonra bakımı veya bazı nedenlerden dolayı zorlandıklarından bu sevimli dost hayvanları kaderlerine terk ederek sokaklara salmaktalar.Hele özellikle yaz ve kış aylarında bu dostlarımızın yaşamlarını idame etmeleri için, hepimiz,yiyecek,su gibi ihtiyaçlarını asgari düzeyde sağlamalıyız.Onlara eziyet edenler yukarıdaki ayette belirtilen eşrefi mahlukat değil.Katil ve müptezel mahlukat olduklarını hatırlatmakta yarar var.Bu tür sapkın kişilik problemleri olanlarında tespit edilmesi halinde psikolojik tedavi cihedine gidilmesini ve rehabilitasyon merkezlerinde hayvanlara yönelik şiddet eğiliminden kurtulmalarına yönelik rehabite edilmeleri düşüncesindeyim.Hayvanı sevmeyen insanı hayli hayli sevmediğini de belirtmek gerekir.Gönül dostlarımıza hep birlikte sahip çıkmak için kenetleşmek dileğiyle...