Değerli okurlarım, ülke gündemi hızla seyrederken 80 milyonluk Türkiye de hassas konulardan biri olan yurtlarımıza hangi perspektiften bakarsınızsa bakınız hepimizin aklında farklı algılar zamanın olumsuzlukları karşısında yer edinmiştir.Özellikle köy ve kırsal kesim dediğimiz yerlerde yaşayan dar gelirli veya imkansızlıklar doğrultusundaki ailelerin çocukları anayasal hakları olan eğitim ve öğretim haklarını kullanmaları adına devlet parasız yatılı okulları ve bunların muaddili olan yurtlarımızda barınmaktalar. Öğrencilerimiz ailelerinden uzak bir şekilde barınarak eğitim görmekteler.Bu bağlamda geleceğimizin ışıkları olan bu evlatlarımız zaman zaman baskı,zorba,kötü muamele,işkence veya cinsel istismara uğradıklarını yazılı veya görsel basında duyuyoruz,izliyoruz.Bu gibi haberlerden sonra yazıklar olsun bizlere,yazıklar olsun bu duyarsız yöneticilere diyerek serzenişlerde bulunuyoruz.Hepimiz malumunuz evlat yetiştiriyoruz.Bazılarımız doğuştan şanslı olarak dünya ya gelmeyebiliriz. Bazı imkansızlıkların onların kaderidir diyerek bir kenara atmamız insanlığa yakışır bir durum olamaz.Devletimzi sağolsun diyerek söze başlarken,bazı kentlerimiz de özellikle büyükşehir statüsünde olan köylerimizde çocukların okuması adına ücretsiz olarak taşımalı eğitim yapılmakta bu imkanlar ve hizmetlerin sunulması sosyal devlet gereklerinden olduğundan taktire şayandır.Zira 21.Yüzyıl Türkiye'sinde daha müreffeh bir nesilin varlığı söz konusu ise onu sahiplenmekle olur.Bu bağlamda bu eğitimler devam ederken,bunun yanında yatılı okuyanlarda bulunmakta.Özellikle Erkek ve Kız öğrenci yurtları konsept olarak öğrencilerin sosyal ve kültürel her şeylerini karşılamak adına devletimizce dizayn edilmesine rağmen burada kalan öğrencilerimizin şiddetlere maruz kaldığını daha birkaç gün öncesinde sosyal medyada gördük ve içimiz sızladı.Yurtta kalan bir öğrencinin kendisi gibi öğrenci olan ancak yaşca büyük olan birkaç öğrenci tarafından yurdun herhangi bir yerinde falakaya yatırılıyor ayaklarına sopayla vurularak adeta işkence ve zulüm yapılıyor.Öğrenci çığlıklar içerisinde feryadı figan ederken o müptezel soysuzlar tarafından kameraya çekilerek sosyal medyada servis ediliyor. Bu ve buna benzer nice vakaların ülkemizde olduğunu göz ardı etmek en büyük pespayelik ve onursuzluktur.Bugün din kisvesi altında çocukları yurtlarda akıllarını ve beyinlerini yıkamaya çalışan tarikatlarında bu vahşet verici uygulamaları yaptıkları zikredilmekte doğruluk derecesi eldeki argümanların olmamasından sözde lafta kalmakta.Her şeyden önce devletin yurtlarında görevli olan görevlilerin ne yaptıklarını,sorumluluklarını neden yerine getirmedikleri sorgulanmalıdır.O gün o yurtta nöbetçi öğretmen yok muydu? Ayrıca olumsuz durumlar karşısında duyarsız ve sessiz kalınmaması gerekir.O yurt neresidir.Yöneticileri kim ve kimlerdir.Devletimizin sorumlu mekanızması bu olumsuzlukları aydınlatmak üzere konunun üzerine ciddiyetle gitmeliler.Konunu müsebbibi kim ve kimlerse gerek idari ve adli cezanın verilmesi elzemdir.Bu şiddette maruz kalan şiddet gören bu çocuğumuzdan başka daha öncesinde aynı muameleye maruz kalan lakin korkarak veya tehditle susturulan daha  fazla çocuklarımızın olup,olmadıklarını araştırmalı fakir garibanın çocuklarını ezmeye ve onları toplumda rencide etmeye hiç kimsenin hakkı ve  gücünün olmadığını bilinmesi gerekir. Devletimizin müfettişleri yapacakları soruşturmanın gereğini yapmalıdır.Psikolojisi muhtemelen bozulmuş olan şiddet mağdur çocuklarımızın da tekrar sosyal hayat içerisinde ezilen benliklerini yenileme adına psikolojik destek ve rehabilite edilmeleri cihedine gidilmeli.Bu şiddeti uygulayan zorbalar kim olursa olsun onların devletin imkanlarını kullanmalarına müsade edilmeksizin o ortamdan tecrit edilmeliler.Özellikle bu son günlerde çocuklarımıza yönelik yapılan cinsel istismarlar ve baskıcı uygulamalar karşısında devlet ve millet olarak uyanık olmalıyız.Devletimizin özellikle cinsel istismara yönelik önlem ve bu iğrenç,tiksindirici durumların ülkemizde tekrarlanmaması ve yaşanılmaması adına yapacakları kararlı uygulamaların toplumuzun ve Türk gelenek göreneklerine uygun olması asla ve kata hiç kimsenin göz yaşına bakılmaksızın susan evlatlarımızın ve şiddete maruz kalanların hakları için  sert yaptırımları yapacaklarına en kalbi duygularımla inanıyorum. Kamuoyununda düşünce ve görüşleri bu doğrultuda olduğunuda görmekteyiz.Artık son noktayı koymanın zamanı gelmiştir.