Değerli okurlarım,ülkemiz sınır dışında sınırımıza tecavüz etmeye çalışan teröristlere karşı can siparane mücadele ederken,ne yazık ki, içimizdeki yani yurt genelindeki sapkın  asla ve asla kabul görünmeyen hadiselerin olması ülke insanı olarak hepimizin yüreğini dağlamaktadır.Kendi kendimize soruyoruz insanlık nereye gidiyor?Bizleri bu sapkın harekata iten sebepler nelerdir?
Daha birkaç gün öncesinde ülkemiz gündemine utanç kaynağı olarak düşen Adana'da bir vatandaşın erkek düğün evine girerek burada uyuyan 3 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunması haberi bir kez daha insanlığımız yerin dibine batsın dedirtirdi.Bu düğüne gelen diğer davetlilerce sapkın eylemde bulunan şahsın  linç edilmesi girişimini olay mahalline gelen kolluk kuvvetleri engelemiş oldu. Bu bilinen ve duyulan hadiseler belki günde veya ayda nice küçük çocuklarımıza ve kadınlarımıza bu utanç verici cinsel istismarda bulunulmaktadır. Birçoğu sırf mahalle baskısından ve kimisine göre utanç olarak addedilmekten dolayı olan olayları örtbas etmeye ve kapatma cihedine gitmekteler. Özellikle dar çevrelerdeki enses ilişkileride bu katagoriye koyduğumuzda ülke olarak içler acısı bir durumdayız. Ne yazık ki, bir yandan dört yanımızı kuşatmaya çalışan küresel güçler ile vatanımızı korumaya çalıştığımız şu karabulutların üzerimizde dolandığı günlerde bu pespayeliklerin ülkemizde olmasından insan olarak tiksinmemek elde değil.Gerek sosyal medyada ülkemizin duyarlı insanlarının ve özellikle ünlü kişilerin twitter gibi sosyal medya iletişim araçlarıyla çocuk istismarına karşı aileleri ve halkı bilinçlendirme adına mesajlar verilmesi bu gibi hadiseler karşısında maruz kalanların sessiz kalmaması gerektiğini,bu eylemi gerçekleştiren kim veya kimler ise deşifre edilmeleri yoluna gidilmesi,Zira yapılan sapkınlıkların ve istismarların karşısında ses çıkarılmazsa bu canilerin dağdaki teröristlerden ne farkları var ki, yanlarına kar mı kalsın.Hemen hemen her gün görsel medyada ve yazılı basında kadına şiddet ve cinsel istismar olaylarının ayyukaya çıktığını görmekteyiz.Daha birkaç gün öncesinde yani sevgililer günü'nde sokak ortasında sözde nişanlısı olduğunu söyleyen bir müptezelin bir bayanı sürüklediğin,tehditvari yaklaşımlarla boğazını sıkmaya ve darp girişiminde bulunduğunu,neyseki orada bulunan bir vatandaşın duyarlı yaklaşımı ile olay yerine polis gelmesi ile olay fazla büyümeden sonlandırıldı.Lakin sonrasında ne olduğunu bilemiyoruz.Bu ve buna benzer ülkemizde bizlere yansımayan onlarca hadiseler olmakta.Malum artık bazı konularda polisin de eli kolu bağlı yasalarımız bu konuda çaydırıcı cezalar vermediği sürece bu istismarların önü arkası kesilmez.Polis yasaların kendisine vermiş olduğu yetkiler çerçevesinde görevini ifa eder.Polis ceza verme merci değildir.Bazen halkımızda yanlış bir kanaat var.Polis bunlara bir şey yapmıyor diyerek klasik bir halk serzenişimiz var. Polis görevi gereği kimseye ceza vermez. Olası olayları önlemek ve olaylar vuku buldukdan sonra olayla ilgili argümanları tespit ederek,suç ve suçluyu adaletin tecelli etmesi adına adalete teslim eder.Cezayı verecek Türkiye Cumhuriyeti'nin iddia makamı C.Savcılarını istemiyle mahkemelerdir.Bugün ülkemizde cezaevleri oldukça dolu özellikle son Fetö terör örgütü ve adi suçlardan dolayı suç dosyaları,dava dosyaları haddinden fazla devletimiz bu konuda elinden gelen önlemleri almaya çalışsa da bugün öyle davalar var ki, birkaç yıldan fazla sürebiliyor.Bu bağlamda bir zamanları Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyon Başkanı İstanbul AKP milletvekili Prof.Dr. Burhan KUZU'nun da Twitterda yazmış olduğu düşünceleri son derece manidardır.Özellikle çocuklara yönelik yapılan cinsel istismarların önlenmesine karşı tüm milletvekillerine yönelik olarak gelin birlikte bu vakalara karşı tekrar idam cezasını geri getirelim demesi yerinde bir davranış. Bu idamların kimleri kapsaması gerekliliğini birkaç cümle ile ifade etmekte yarar buluyorum.
*Vatan hainleri ve terör örgütü liderlerini
*Çocuklara karşı cinsel istismarlar ve hünhar öldürülen kadınlar
*Devletin kamu görevlisi,Polis ve Askeri şehit edenleri
*Devletin malını kendi şahsi çıkarları doğrultusunda zarara uğratanları
*Vatanına ve milleti karşı casusuluk yapanları
*Allah'ı ve dini istismar ederek ülkemizin bekasını tehlikeye sokan güruhları
Bu zihniyetler hakkında kanunlarımız yeniden dizayn edilmelidir.Çözümü mümkün olmayan olayların bertarafı adına ülkemizin radikal önlemler alması gerekir.Sanki duyar gibi oluyorum.Bu yüzyılda idam olur mu? AB ülkesi adayı olan Türkiye yeniden geçmişe mi? çark ediyor.Dediğinizi duyar gibiyim.Türkiye belirli suçlar karşısında artık kangrenleşmiş bir durumda bu kangren olan uzvun kesilmesi elzem olmuştur.Bu müptezellerin yaşama haklarının olmadığına inanıyorum. Ne kadar bağnaz düşünüyorsunuz diyebilirsiniz.Bu eleştirileriniz sizleri bağlar.Artık ülke olarak bağırsaklarımızı temizleme zamanı,3- 5 yaşındaki kızımıza, kuran kursunda çocuğumuza,yol ortasında hunharca kadınlarımıza saldırılar olacak,geçmişte olduğu gibi Münevver KARABULUT adlı kızımızın hunharca katledilmesi karşısında artık cezaevinde yan gelip yatma olmamalı bu caniler idam edilmeli.Toplumun ve ailelerin bir nebze de olsa sızlayan yüreği soğumalı.Ölen öldüğü yerde kalmamalı.Bugün canlılar içerisinde binbir zorlukla büyüttüğümüz evlatlarımızın elimizin altından kayarak bir kaç sapkının ve ruh hastalarının emelleri doğrultusunda öldürülmelerine ve genç yaşta hayatlarının karartılmaması adına bu idam yasasının hayata geçirilmesini vuslatla arzuluyorum.O zaman millet ve devlet olarak haksızlığa uğrayan evlatlarımıza karşı görevimizi ifa etmiş olacağız.Kalın sağlıcakla.