Klasik “eğitim şart” esprisi herkesin ağzında olsa da, eğitim kanımca bu ülkenin her zaman birinci gündemi olmuştur.
Eğitim, çoğu zaman
önemli ama acil olmayan bir sorun olarak algılandığı için ön planda gözükmedi.
Her zaman gündemi bazen acil-önemli, bazen acil-önemli olmayan konular oluşturdu.
Doğal olarak da gündemimiz, önem derecesine bakmadan aciliyet üzerine günübirlik meşguliyetlerden kuruldu.
Bunu değiştirmek ve kendi gündemlerimizi oluşturmak da bizim elimizde.

Şu anda gelişmiş ülkelerin eğitim kurumlarını incelediğimizde, uygulanan müfredat programının içeriğine baktığımızda, gördüğümüz şey bizi şaşırtıyor.
Emin olun bizim müfredatımızın çok gerisinde bir müfredat.
Ama başarılı olmasının sebebi içeriği değil, müfredatın uygulanış biçimindedir.
Orada uygulanan müfredat öğrencilerin ilgi ve yeteneklerini esas almakta ve bunları geliştirmeye odaklanmakta, öğrencileri gerçek hayata hazırlamaktadır.

Eski Milletvekili ve İlköğretim Genel Müdürümüz değerli hocam Prof. Dr. Yüksel Özden’in kitaplarından birinde okumuştum.
Yanlış hatırlamıyorsam şöyle diyordu: “Ülkemizde sorun, yaptığımızı doğru şekilde yapmak değildir, doğru olanı yapmamaktır.” Öncelikle bugün için eğitimde doğru olanın ne olduğunu tespit etmek gerekiyor.

Dolayısıyla eğitim sistemindeki temel sorun, bugün ortaya çıkan yeni gereksinimleri karşılayacak bir yapı ve işleyişin oluşturulmasıdır.
Sistemin artık bugünkü amacı, okur-yazar yetiştirmek değil, yaratıcı, girişken, evrensel düşünebilen, bununla birlikte yerel hareket edebilen, kendisiyle ve toplumla barışık, değişimin dinamiğini kavramış ve yeni durumlara kolayca uyum sağlayabilen gençler yetiştirmektir.
Ancak bugünkü sistemin üzerine oturtulduğu yapı ve mevcut değerlerle bu amaçların gerçekleştirilmesi mümkün gözükmemektedir.

Türkiye’de öncelikli yapılması gereken çekinmeden eğitim sistemini sorgulayabilmektir.
Mevcut yapı ve işleyiş, sorunları çözmeye yetmiyorsa, yeni bir vizyon geliştirmek gerekmektedir.
Einstein’ın da dediği gibi, sorunlar ortaya çıktığı anın düşünce ve anlayışlarıyla çözülemez.
Sorunları çözebilmek için onu doğuran yapı ve işleyişlerin mantığı ile değil, farklı bir bakış açısıyla sorunları yorumlamak gerekecektir.

Bugün karneler veriliyor okullarda, yorucu bir dönemin sonunda yaz tatiline girecek herkes.
Tüm öğrencilerimiz, karnesindeki notlar ne olursa olsun başarılı olmuşlardır bence.
Önemli olan karnelerdeki zayıflara odaklanmak ve öğrencileri cezalandırmak değil, öğrencilerin neleri başarmaya başladığını gözlemek, yeterliliklerinin üzerine gitmektir.

İyi bir yaz tatili diliyorum öğrencilere ve tüm eğitimcilere…