Yeni bir bahara uzandı düşler…
Saklı zamanlar büyülü bir gelecek gibi uzanıyor şimdi yanı başımızda, kımıltısız, ışıl ışıl.
Ben böyle bilinmez gibi konuşursam sıkıntıya düşmüş olurum senden uzakta, tutmalısın beni uçurumlar çok yakın.
Düşmeden saçlarımdan tut çıkar beni, üşüyorum sanki, titremeler kapladı soğumuş bedenimi, sar sarmala, yalnız bırakma.
Şimdi çok uzak bir düşün yamacında gezinirken, ürkek bir ceylan gibi sokulduğunda yanıma, yanı başıma, ellerim neden soğuk diyesim var, sıcaktı oysa bunlar, sıcaktı tam düşlerin ortasında, tipiye tutulmuş bir çobanın
uykusunu bölmeye niyetim yok, ölümdü kokan ama biz ona buzdan kılıflar giydirmiştik, soğumuştu sadece, üşüyordu ve titrek bir ceylanın kalbini almıştık avucumuza.
Ben uyandım sonra, rüyaymış diyesim var, rüyaymış, hayırlısı olasım var gerçeğin kan çanağı yaptığı gözlerimde, hayırlısı var, daha da hayırlısı kalmadı, şimdi çok uzaklarda bir çölde bedevilerin ateş başında toplandıkları ve birbirlerini katlettikleri vahaları düşler oldum sensiz, sensiz tadı yok çöllerin bile, ölesim var, ölesim var.
Erkekler ağlamaz… derlerdi eskiden beri, şimdi bir şarkıda da dinliyorum aynı nakaratı.
Hep böyle büyümedi mi erkekler ve ağlamayı bebekliklerinde terk ederek yaşlanmadılar mı?
En önemli eylemdi oysa ağlamak. Nasıl atacaklarını da öğretmedi kimse onlara içlerindeki acıyı.
İçlerine atarak olgunlaşmayı öğrendiler çaresizce.
Ve acı büyüdükçe büyüdü onlar da. Keşke her büyüdüğünde yürekleri, onu ağlayarak hafifletebilselerdi…
Hayat nedir?
Bence hayatı tanımlamak yanlış, bu soru kalıbı da yanlış geliyor bana.
Hayat yaşadıklarımızdan ve yaşamak isteyip de yaşayamadıklarımızdan ibaret sonuçta. Yaşadıklarımız ve yaşayamadıklarımızı topladığımızda hayatımız çıkıyor ortaya. Hepimiz sıradan hayatlar yaşıyoruz aslında, her ne kadar çoğu zaman karmaşıklaştırsak da yaşamlarımızı, günler geceleri kovalıyor, zaman zamansızlığı.
Yaşayamadıklarımız daha büyük bir yekün tutuyor ama biliyorum.
Arzular devidir insanoğlu, hırslarının kurbanı, ister de ister, yetinmeyi bilmez.
Gece bitsin, sabah olsun, akşam olsun, tekrar sonsuz uykularımıza yatalım.
Hayat basit aslında, sade yaşanmalı bence, cevabı da basit: Hayat şimdi ve şimdi, bugün ve bugün, bu an ve hep bu an, sadece ve sadece yaşamaya değecek, mutluluğunuzu ve keyfini artıracak şeyleri yapmak ve bunları sürekli hale getirmektir.

Felsefe mi, hayır felsefe yok, yaşamayı bilmeyenler felsefeye sığınır, benim ihtiyacım yok buna.
Yaşam, yanı başımda kocaman gözleriyle bana bakıyor çünkü.
İyi bir hafta diliyorum herkese…