Değerli okurlarım, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak Afrin "Zeytin Dalı Harekatı"nda mehmetçiklerimizin göstermiş oldukları cesaret ve muvaffakiyet karşısında Avrupa ve küresel güçler adeta hepisi hayali sükute uğramış vaziyetteler.Bu operasyonun bu boyuta kadar getirilmeyeceğini,özellikle de yüzde 70 milli silahlarımız,mühimmatlarımız ve İHA'larımızla teröristlere göz açtırmayarak çil yavrusu gibi tarumar ederken,hamsi olan küresel güçlere bizleri bu ateşin önünden kurtarın diyerek yardım isteyen teröristlere artık hiç kimsenin sahip çıkamayacağı yaptığımız anlamlı operasyon karşısında etkinliklerini kaybetmişler.Bu ateş çemberinden ancak bölgeyi terk ederek veya teslim olarak kurtulmaları gerekiyor. Türk mehmetçiğinin yılgınlık göstermeden düşman mevzilerini ve bölgesini bombartımana tutarak Afrin'e temkinli ilerleyişi ve bunun yanında JÖH"Jandarma Özel Harekat ve PÖH Polis Özel Harekat" timlerinden oluşan kordineli birliklerin meskun mahal operasyon temizliğini başlattığı ve köylerde,şehirlerde teröristlerce Diyarbakır Sur'da yapmış oldukları gibi tuzaklamaların bertarafı adına işinin uzmanı olan profesyonel timlerimiz gerek sivil vatandaşın ve kendi güvenlikleri açısından daha ehemiyetle işlerini yaptıkları gözlenmekte. Çok kısa zamanda bu bölgeler PYD/YPG ve PKK teröristlerinden arınarak,bölge halkının rahat bir nefes almaları açısından gecesini gündüzüne katan güvenlik güçlerimize Allah tan duamız odur ki, hiçbirinin burnu kanamadan üzerlerine tevdi edilmiş görevlerini kazasız,belasız ifa ederek,anavatanımıza dönmeleridir.Bu bağlamda bölge halkınında sevgi ve güvenini günbe gün kazanmaya devam etmekteler.Çol,çocuk,yaşlı,kadınlara şefkatli yardımları ile bir kez daha göstermiştir ki, Türk ulusunun merhametli olduğunu dünya ya sergilemekte.Zalim Esad Doğu guta 'da zavallıları bombalarken, bizlerin bu zavalıların yaşama haklarına sahip çıkmamızda apayrı bir insani görevimizdir.Bu şekilde başarılı ve zaferlerle dolu operasyonlar gündemimizde seyrini devam ettirirken,Son zamanlarda Türk halkı olarak hepimizin yüreğini ve vicdanını dağlayan,Çocuklarımıza veya kadınlarımıza yönelik bahsetmekten ve yazmaktan dahi elzem duyduğumuz Çocuk istismarının önlenmesi doğrultusunda ilgili bakanlıkların konsensüs oluşturarak içimizi kanatan bu sapkınlığın önüne geçilmesi ve önlenmesi adına nasıl bir uygulama yapacakları tartışmaları devam ederken,bu konuda sivil toplum örgütlerimizin ve siyasi cenahlarında protestoları bir nebzede olsa içimiz ferahlatmış olsada olası bu vukuatlar karşısında ne gibi cezaların uygulamaya koyulacağıda merak konusu,İsveç modeli bir uygulamanın gelmesi ne derece ülkemizin yaşam tarzı veya örf adetiyle bütünleşir onuda analiz etme görevi hukukçularımızın ve akademisyenlerimizin görevleridir.Zira verilebilecek kararların Türk modeline uygun olması şartı aranmalıdır.Türkiye de bölgesel bazda konuyu tahlil edersek eğitim ve öğretiminde bu konuları az veya çok tetiklediğni bilmek gerekir.Ülke bazına yönelik yapılacak istatistikler çerçevesinde bu veya buna benzer vakaların derinliğine inilerek bugüne kadar mağdur olan çocuklarımızın,kadınlarımızın bir nebze de olsa adalet tecelli etti.Bana yapılanlar suçlunun yanında kar kalmadı düşüncesi ile hayat bulmalıdır.Daha önceki yazılarımda da deklare ettiğim gibi,artık mızrak çuvala sığmıyor.Bu sapkınlıklar neredeyse bugünlerde daha da sıklıkla cereyan etmekte.Sanki,birileri millet olarak bizim sabrımızı deniyor.Ben kanımca Türk adaletine ve yasalarına güveniyorum.Bu suçların önlenmesi ve mağdurların mağduriyetinin çözülmesi adına idamın tez zamanda 550 milletvekili ile başbaşa verilerek toplumun asli yarası olan bu çirkeflik ve pespayeliğin önlenmesi adına alacakları karar emin olun ki, Türk tarihine altın harflerle geçeceğine kanımca inanıyorum.Bu duruma hayır diyecek vekil görmüyorum.Ayrıca yurttaş olarak hepimizin olmazsa olmazımız olan sağlık hakkımızın anayasal bir hak olduğunu eşit ve adil derece de uygulanması gerekir.İşci,Memur,Emekli olarak hepimizde klasik bir söylem var."DEVLETİMİZ,MİLLETİMİZ VAROLSUN ALLAH DEVLETİMİZİ BAŞIMIZDAN EKSİK ETMESİN" amin dediğimiz söylemleri hemen hemen bir çoğumuz özellikle yaşlı babalarımız,dedelerimiz,ninelerimizin dillerine pelesenk olmuş bu söylemler nesilden nesile devam edeceğine inanıyorum.Devletine minnettarlık duyan daha kaç ülke sayabilirsiniz ki, bizler millet olarak her ortam ve şartlarda devletinin bölünmez bütünlüğü ve bekası adına yeri geldiğinde canını,malını esirgemeyen fedakar ve necip bir milletiz.Bu bağlamda bugüne kadar ülkemizin bir taşını üzerine diğer taşı koyan hükümetlerimizi eksikleri veya gedikleriyle saygıyla yad ederken,ülkemizde son zamanlarda sağlık yönünden modernizasyona gidilmiş.Çağımıza uygun hastanelerin ülkemizde hizmet vermeside sağlığımıza verilen önemli bir değer olduğunun farkındalığıdır.Bu bağlamda Diş hastanelerinde verilen hizmetlerin geçikmeli olduğunu,hasta taleplerinin aşırı olmasından mütevvelit tam anlamıyla hizmet alınmamakta.Diş protez veya tedavisi için alınan randevülerin haftalar ve aylarca sürdüğünü biliyoruz.Yeterli diş doktorlarının istihdam edilmesi,ayrıca milletvekillerine daha öncesinde 8 diş implant hakkının yeni yapılacak yönetmelikle 12'ye çıkarılması diş hastaneleri önünde sıra bekleyen hastaların moralini bozmakta.Bu hak verilecekse öncelikle yaşlı ve ihtiyaç sahiplerinin olmalıdır.Malum milletvekillerimizin çok şükür geçim standartları bizlere göre üst seviyede bugüne kadar zaten toplum ile iç içe olan vekillerimizn diş sorunlarının olmadığına inanıyorum.Bu konuda duyarlılık göstererek kendilerine sunulan bu haklardan imtina etmeleri kendilerine sunulacak bu  hakların ihtiyaç sahiplerine yönelik kullanılması örneğini göstereceklerine inanıyorum.