BİR SANATTIR İLM-İ SİYASET

Padişah bir gün atıyla kır gezintisi yaparken seyislerine demiş ki: “Bu atı çok sevdiğimi bilirsiniz. Bu atın ölüm haberini bana getiren seyisin kellesini
vururum, atıma çok iyi bakacaksını”. Aradan birkaç yıl geçmiş, seyisler bakmışlar ki padişahın atı ahırda ölmüş. Seyislerden biri padişahın sözünü
hatırlamış, telaşlanmışlar, ne yapacaklarını bilememişler. Birinin aklına İncili Çavuş gelmiş, bu işi ona danışalım demişler. İncili Cavuş’a varmışlar, durumu anlatmışlar. İncili demiş ki ben bu işi çözerim, siz işinize gücünüze bakın. İncili, padişahın huzuruna varmış. “Padişahım, senin bir küheylan vardı ya...
-Evet...
-Ahırda gördüm. Yanına yaklaştım. Su verdim içmedi, yem verdim yemedi, nalları da havaya dikmiş öylece duruyor. -Yahu sen şuna öldü desene! İncilli
–“Padişahım ben demedim, sen söyledin öldüğünü. Bir ceza vereceksen kendine ver'' der.
Aslında yukarıda mizahi yapılan ve bizde gülümseme meydana geitirem anlatımın bir ilmi siyaset den başka bir şey olmadığını görüyoruz. Bugün belki de toplum psikolojisi içerisinde en önemli gereksinimlerinden biride ilmi siyasettir. İlm-i Siyaset;Doğru olan bilgiyi her neyse bu ,diyaloğun temel paydaşı olan muhatabınıza sonuç alacak şekilde iletme ve söyleme sanatıdır. Kaotik bir ortam oluşturmadan tartışma ve kargaşa meydana getirmeden anlatılmak istenenin karşınızdakinin anlamasına bir zemin hazırlamadır. Diyaloglarımızda bu metodu kullanabildiğimiz ölçüde düzeyli bir iletişim kurabilir ve sağlıklı sonuçlar elde edebiliriz. İlm-i Siyaseti anlatılan yüzlerce yukarıdaki hikaye ye benzer varyasyonlar buraya yazabiliriz. Önemli olan ilm-i siyasetteki temel espriyi anlayabilmek ve doğru uygulayabilmektir. Zaman zaman iletişim becerisi oldukça kalitesiz olan insanların literatürümüzde çam devirme diye ifadesini bulan halleri vardır. Toplumu geren ve düzeysizleştiren iletişim biçimlerinin altında hep bu yoksunluk yatmaktadır. Kanaatim bir eğitimci olarak şu dur ki İlm-i Siyaset okullarda eğitim sürecinin belli kademelerinde ders olarak müfredata konulmalı ve her insana mutlaka bu beceri bu sanat kazandırılmalıdır. Her doğru her yerde söylenmez diyenlere de çok katılmıyorum. Her doğru her yerde mutlaka söylenmeli ve söylediğinizide muhatabınız sizi tasdiklemelidir. İşte burada ilm-i siyaset size bu sonucu sağlayacaktır. Düz bir mantıkla yada sığ bir içerikle doğru diye söylediğiniz bir çok argüman söz veya tespit sizi sonuçsuz bırakır. Ne maslahata uygun olur nede meramınız yerine gelir. Onun için İlm-i Siyaset bir sanattır. Lazımdır ve mutlaka insan ilişkilerinde tartışmasız bir hamledir. Eğer maksadınız üzüm yemekse bu yol geçerli akçedir. Yok maksadınız bağcıyı döğmekse zaten herhangi bir stratejiye gerek yoktur. 

Günümüz insan ilişkilerinde yada modern toplumun yaşam biçimlerinde insanlar arası diyaloglar zaten sanala doğru kaymış durumda. Teknolojik
aygıtlar üzerinden kurulan yapay ilişkilerde ilm-i siyasete gerek olmadığı düşünülebilir. Bu da gelinen nokta itibari ile bir tespittir ama nihai bir sonuç
ihtiva etmez ve yukarıdaki tezimize ve fikrimize bir helal getirmez. İnsan faktörünün hakim olduğu her alanda bu genel geçer kuraldan taviz vermemek aslolandır.Gerisi laf-ı güzardır…