Değerli okurlarım, bu yılın son haftası bayağı heyecanlı gelişmeler kayderek tarihe not düşmektedir.Türkiye'nin liderliğinde daha öncesinde ABD'nin ani çıkış yaparak Filistin'in başkenti üç semavi dinin ortak değeri olan islam aleminin olmazsa olmazı  Kudüs'ün oldu bittiğe getirmeye çalışan emperyal kabadayı ABD kendisini dünyanın tek söz sahibiymiş gibi gaflete düşerek İsrai'in başkenti olarak tanıması karşısında dünya devletleri ile birlikte İslam devletleri bu meşru haklılığı olmayan durum karşısında ABD'ye ve İsrail'e BM konseyi toplantısında 128 ülkenin ABD'nin derhal bu kararından vazgeçmesi adına göstermiş olduğu kırmızı kart karşısında TRUMP şoke olduğunu tüm dünya ülkeleri şahit oldu. Bunun akabinde Türkiye'nin İslam ülkelerindeki kadirşinaslığı bir kez daha gözler önüne serildi. Ülkemizi temsil eden siyasi düşüncesi ne olursa olsun ülkenin birliği ve beraberliği adına yapmış olduğu hamasetli tutumlarını pozitif temaşa bakışlarımla baktığımı ifade etmek isterim. Sayın Cumhurbaşkanı ve ekibi bu çıkılması zor olan girdaptan yüzlerinin akıyla çıkmışlardır. Şu anda belki okuyanlarınız yalaka veya şaklaban diyebilirler.Zira zihniyetleri hep kendi ideolojileri çerçevesinde ve hayatları boyunca başarı nedir bilmedikleri için başarılı olanlara karşı hep hasetlik içerisinde oldukları için bu güruhları eleştirmenin hiçbir fayda sağlamayacağını aksine beyhude zaman kaybına neden olacağına inanıyorum. Cumhurbaşkanın üç günlük Afrika ülkeleri gezisinde,birçok işadamı ve basın heyetininde olduğu ziyarette ülkemize ve Cumhurbaşkanımıza gösterilen sevgı ve güven ortamı karşısında duygulanmamak mümkünmüdür. Özellikle Tunus'da vatanınıza hoşgeldiniz  ile karşılanan Cumhurbaşkanımıza gösterilen misafirperverlik Türk milletinin islam ülkeleri nezdinde ne kadar itibar sahibi olduğunun göstermiştir. Afrika ülkeleriyle aramızda terörle mücadele konusunda ve ticari konularda gerekli mutabakat sağlanmış olup.Bu gelişmeler devam ederken,muhalefet kanatlarından her zaman olduğu gibi eleştiri bombaları gelmeye başlamıştır. Bu gelişmelerin ardından ABD ile aramızdaki vize krizi çözülmeye başlanılmıştır bu da sevindirici bir durum Türkiye'nin bir yüzünü ortadoğuya ve İslam ülkelerine çevirirken diğer yüzünüde batı ülkelerine çevirmesi elzemdir. Zira tek yönden ilerleme sağlanılması mümkün olmaz. Yelpazemiz geniş olmalı müreffeh bir Türkiye söz konusu ise rasyonel düşünülmeli Cumhurbaşkanında ifadeleri gibi dost kazanmalıyız.Husumetliğin hiçbir faydası olmadığını hepimiz yaşadığımız dünya konjonktüründe görmekteyiz. Dünya devletleri kendi egemeliklerini ve menfaatlerini her zaman korumak ve kollamak gibi politikalarını biliyoruz. Bugün Rusya Türkiye İran ve Suriye ile menfaati gereği ilişkisi iyi gitmekte zira asırlar önce hayel ettikleri sıcak denizlere artık Suriye ile yakınlaşmıştır. Bunun yanında Türkiye'ye yakınlaşmakla 2.5 milyar dolara S-400 Füzeler sattılar. ABD ise Katar ve Suudilere habire silah ve savaş uçakları satmakta o bölgede bulunan terör örgütlerini bazı taktikler yaparak desteklemiyorlar gibi yaparak göz göre göre her iki emperyal devletler olan Rusya ve ABD desteklemekteler. Devamlı riyakarlık yapan bu kanla beslenmişler kendi savaş teknolojilerini fitne tohumu ektikleri yerleri galeyana getirerek dost görünüp düşmanca servetlerine servet katmaktalar.Türk milleti olarak bu stratejik uygulamalara karşı daima saik olmamız gerekir. Her zaman dilimize pelesenk olmuş bir söz vardır.'' Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur.'' Sözünü kendimize şiar edinmemiz gerekir. Millet olarak teknolojik yönden kendimizi geliştirerek bu dünyayı kasıp kavuran ceberrutlara dur demek için hiç yılgınlık göstermeden mücadele etmeli ve millet olarak birlikteliğimizi inşa etmemiz gerekir.