Değerli okurlar, Millet olarak hepimizi yakından ilgilendiren 24 Haziran seçimiyle alakalı olarak katılan her partinin seçim manifestosu veya seçim bildirgesi olarak halka sunulan vaatleri üzerine herkesin farklı fikir ve yorumlar ürettiğini görmekteyiz. Özellikle iki üç kişi biraraya geldimi ana mevzu seçim ve geçim derdi. Çok doğaldırki, tüm bireylerin kendilerini yakından ilgilendiren sosyo ekonomik durumlarının istenilen düzeye gelmesi,ayrıca her şeyden önce yurt genelindeki, refah düzeyinin olumlu sinyaller vermesi ülke insanı olarak hepimizin olmazsa olmazıdır.Lakin promosyon dağıtılır gibi bazı vaatlerin plansız,proğramsız olarak vatandaşın oylarını etkilemek adına politik manevralar adına yapılıyorsa bunun zararını en sonunda hepimiz yaşarız. Konuyu biraz daha açarsak ütopik yaklaşımlar neticesinde Türk siyasi tarihinin her döneminde olumsuz sinyaller verdiğini biliyoruz. Bu bağlamda liderlerimizin seçim beyannemesindeki başlıkları burada saymamıza gerek yok. üç aşağı beş yukarı gündemi çok yakından takip eden millet olarak seçim beyannemelerinin tüm vatandaşlarımıza ve bizlere fayda sağlayacağını düşünerek burada bir kaç konuya değinmek istiyorum. Yıllardır yılan hikayesine dönen hata AKP hükümetinden önceki dönemlerde de Polis'in özlük hakkı olan 3600 ek göstergenin verilmesi mevzusu üzerine her gelen siyasiler Polis'in sırtını sıvazlayarak vereceğini vaat etmişselerde lafları sadece sözde kalmıştır. Ülkemizin değerli kurumlarından olan askerle polis'i mukayesse ettiğinizde askere verilen özlük haklardan Polis'e ne hikmetse bugüne kadar verilmemiş ayrıca polis günümüzde istenilen seviyeye gelememiştir. Suç ve suç örgütleriyle daha yakından mücadele eden Emniyet teşkilatı yıllar yılı siyasilerin vaatleriyle oyalanmışlar. Polis'in başındaki müdürler siyasiler ile ters düşmemek ve kendi koltuklarını sağlama almak adına herhangi bir polemik içerisine girmekten çekinmişler. Bu realite karşısında özlük hakların verilmemesinin müsebbibi olarak mevcut hükümete yüklenmenin hiç bir kıymeti harbiyesi yoktur. Emniyet  teşkilatının bugüne kadar olan haklarının ötelenmesinde gelmiş geçmiş tüm siyasilerin vebali vardır. Şahsım olarak AKP'li olmadığım taktirde bu hükümetin Polis için yaptıkları bir kaç değişimden bahsetmek gerekirse,polis'in askerliğini kaldırmış, ayrıca 2003 yılları arasında lise mezunu olan binlerce polis'in yüksek öğrenim görmesini sağlamak adına Açıköğretim Fakültesi Proğramına alınarak hayata geçirilen Polis Meslek Yüksek Okulu adı altında eğitimler verilerek Polislerin yüksek okul ve üniversite mezunu olmasını kolaylaştırmıştır.Bugün Pomem ve Polis Meslek yüksek okulları çağın teknolojisine uygun bu okullardan Polis Memuru yetiştirmekte.Eğitimin semeresini Polis vatandaş ilşkilerinde ziyadesiyle görmekteyiz. Bazı yapılanları inkar etmek ve görmezden gelmek müptezellikten başka bir şey değildir. Türk Polis'i 7/24 görevinin başındadır. Bugün seçim hengamesi ile birlikte "Polis" mesai mefhumu gözetmeksizin yeri geldiğinde günlük 18 saat çalıştırıldığı aşikardır. Güvenliğin ve asayişin temini adına özveri ile çalışmalarını sürdüren Polis'lerimizin diğer kamu görevlileri karşısında özlük haklarında farklılık yaratılmasının hiç bir sakıncası olmadığını düşünmekteyim. Burada mesele pozitif ayrımcılık yaratmak değil. Kamuda çalışan tüm memurlar bizler için değerlidir. Lakin yaptıkları işin riskine ve yıpranmasına baktığınızda Polis'in çalışma şartları göz önüne alınarak özlük haklarında veya diğer sosyo ekonomik durumlarında farkındalık yaşamasında herhangi bir beis yok. Netice itibariyle tüm kurumlarımız bizler için hizmet vermekte olduğunuda unutmamak gerekir. Lakin AKP'nin Polis'lere, Sağlık'çılara,İmamlara ve öğretmenlere 3600 ek gösterge vereceğini açıklamalarında herhangi bir saik aramıyorum. Lakin gündemde Polis'e verilecek olan bu haklar gibi diğer kurumlarında eklenilmesi üzerine ister istemez tüm kurumlarda rahatsızlığa sebebiyet vermekte. Dolayısıyla bu kurumlara verilir verilmez bu siyasi bir vaat bugüne kadar Polis'in yıllarca oyalanarak buralara kadar gelmesi karşısında diğer kurumlarla aynı çatı altında verilmesi beklenilen özlük hakları karşısında Polis camiasında oyalama taktiği olarak lanse edilmektedir. Özlük hakkının yukarıda saydığımız kurumlardan daha önce Polis'e verilmesi gerekir. Özlük haklarında istismara uğrayan Emniyet teşkilatı kaygı duymaktadır. Lakin çalışma bakanın 24 Haziran seçiminden sonra özlük hakların verileceğini işaret etmeside akılları karıştırmakta. Kanun hükmünde kararnameyle sayın Cumhurbaşkanımızın seçim öncesinde özlük haklarını yaşalaştırması, bunun yanı sıra daha öncesinde Astsubaylara uygulandığı gibi bir defaya mahsus olmak üzere eğitim gözetmeksizin Emniyet teşkilatının tüm çalışanlarına ve emeklilerine bu özlük hakkın verilmesi elzemdir. Polis camiası seçimlere ramak kala heyecanla beklemektedir.