DURUŞ-2

 DURUŞ-2
 Evrensel ahlak diye tabir edilen fakat aslında insan fıtratına yaratıcı tarafından  kodlanmış ,yalın ve her insanda karşılığı olan kabuller vardır.Bu kabuller insanın olduğu her yerde aynıdır ve aynı amaca matuftur.Herhangi bir din 
,dil,ırk,mezhep,dernek,cemaat vb yapılara göre değişkenlik arz etmez. Doğruluk, dürüstlük, hikmet insanlığın ana mayasıdır. Farklı inançlara ve yapılara göre tolerans asla olamaz. Yanlış kimden gelirse gelsin yanlışın geldiği yere göre değil yanlışın kendisine göre tavır alınmalıdır.Domuz etini Müslüman pişirdi diye helal kabul edemeyeceğimiz gibi herhangi bir Hıristiyan ,veya Budist den zuhur eden bir hikmeti de ret etmemiz söz konusu olamaz.Söyleyenden ziyade söylenene bakmak realist bir 
duruştur.Günümüz insanının belki de bu asil eylemde(duruşta)sebat göstereme-mesinden kaynaklı olacak ki ülkeler arasında geliştirilmeye çalışılan ilişkilerden tutunda her toplumun kendi iç siyasetinde oluşturulan sosyolojik parametreler deki tutarsız değişkenlerden dolayı insanlık doğal olarak hızlı bir irtifa kaybetmektedir. Bu nedenledir ki dünya bugün,dengesiz ve omurgasız insanların yönetiminde nefes alınamaz bir şekilde dönmektedir.Bu yüzden acı ,kan ve göz yaşı bu asrın en bilindik öğesi haline gelmiştir.Dünya senin acın,benim acım ve onların acısı diye bir tekerleme yarışı içeresine girmiş maalesef evrensel ahlak
üzerinde temel duruş sergileyememiştir. Kulaklarımız sadece yapay kurumların hümanist ve hamasi nutuklarının akustiği ile
çınlamaktadır. 

  Tüm açılardan bakıldığında insanlığa kazandırılması gereken erdem, insanlığın maslahatını öne çıkaran duruş olmalıdır. Duruşu besleyen temel besinde karakterdir. Karakteri zayıf olanların duruşları zayıftır. Her hâlükârda da yalpalamaları mukadderdir.        İnsanlık tarihi boyunca toplumlara yön veren insanlara baktığımızda güçlü karakterleriyle ortaya koydukları temel duruşlarını görürüz. Mekke aristokratlarının'nin yetimine bir insanın kolay kolay karşı koyamayacağı para, makam ve kadın teklifine karşı, Mekke'nin yetimi sağ elime güneşi sol elime ay verseniz vallahi ben bu davadan vazgeçmem diyerek her türlü
pragmatizmden arınmış bir şekilde insanlığa güçlü bir karakter ve asil bir duruş armağan etmiştir.Karakter fukaralığı içersinde geçen her ömür düşük bir profildir.Kendi insanını yetiştirmeyi arzulayan bunun yanında güçlü ve dünyaya yön vermeyi amaçlayan toplumlar önce  çocuklarına güçlü bir karakter kazandırmalı,özgün ve etkin bir duruş ortaya koyabilen yüksek seciyeli bireyler olarak yetiştirmelidirler. Amerikan başkanlarından Abraham Lincoln'ün oğlunun öğretmenine yazmış olduğu mektubunda öğretmeninden kazanılan bir doların bulunan beş dolardan daha değerli olduğunu öğret ona talebinde bulunması
evrensel ahlak açısından insanlığın gündemine girmesi gereken bir duruştur. Öte yandan Abdülkadir Geylani;nin daha çocukken
kesesindeki kırk altını haramilerin çocuk olduğu için onu es geçmeleri muhtemelken karakterinin ana öğesi olan doğruluk refleksi ile açığa çıkarması ve neticesinde muhataplarında meydana getirdiği transformasyon bir başka açıdan yine insanlığın gündemine girmesi gereken bir duruştur.Susanna Tamoro'nun yüreğinin götürdüğü yere git adlı eserinde ki gibi dur, dinle ve yüreğinin götürdüğü yere git demiyorum.Diyorum ki dur, gitmek istediğin yere duruşunla yürü ve yürürken  yüreğini de götür      
Durduğunuz yerin durmanız gereken yer olması  temennisiyle..