Değerli okurlarım, yeni yıla sayılı günler kala, yine asgari ücretle alakalı beklentiler devam etmekte. Asgari anlam olarak en az düzeyde en azından anlamını ifade etmektedir.İşçinin gözü kulağı hükümetin 2018 yılında asgari ücrete ne kadar zam yapılacağı konusu 7 milyon işçiyi ve dolaysıyla da ailelerini kapsamaktadır. Bu ücretin şu anki işçiye yansıyan 1404 TL' nin işçi sendikalarından olan Türk-İş tarafından 1893 TL net olması hususunda hükümete ve işverene yönelik talepte bulunulmuş olup, bu konuyla alakalı muhattaplar; İşveren,Hükümet ve işçi sendikalarıdır. Zira burada ne şiş yansın,ne kebap yansın mantığı doğrultusunda görüşmeler devam ederken,bildiğimiz üzere 22 Aralık tarihinde işçi veya işvereni memnun edici nihai kararın olumlu olmasıyla ekonomik istikrarı tetikleyeceğine inanıyorum. Sayın Başbakan'ımız yurt dışı gezisi olan Bangladeş'e hareket etmeden önce yapmış olduğu basın açıklamasında: Hükümet olarak her zaman olduğu gibi işçilere enflasyonun altında asgari ücret vermediklerini,bunun yanında da kamuda çalışan taşeron işçilerinin bir an önce kadrolu olmaları hususunda çalışmalarının devam ettiğini belirtmesi işçileri ümitlendirmiştir. Türkiye'nin Avrupa devletlerine göre kalkınmada ve büyümede yüzde 11.1 olmasının istatiksel sonuçlar gerçekliğinde  ülkede yaşayan bir birey olarak göğsümüzü kapartmıştır. Zira bu gelişmenin memurundan,emeklisine,işçisine bir şekilde yansıyacağının sinyallerini duyar gibi oldum. Türkiye'nin 2017 verilerine göre Avrupa ülkeleri arasında birinci olması demek hepimizin kesesine ekonomik katkı sağlayacağını algılıyorum. Acaba yanılıyor muyum? Ülkemizde açlık sınırının 1.567 TL olduğu bir ortamda halen işçinin aldığı 1404 TL asgari ücretin 2018 yılında 2000 TL civarında olmayacaksa hiç bir büyümenin mantığı olamaz.Madalyonun diğer yüzüne baktığımızda 2013 yılından beri Fetö kumpasları,Türkiye üzerinde küresel güruhlarca oynan oyunlar doğrultusunda neredeyse 40 yıldır PKK terör örgütüyle mücadele derken,hükümet veya devletimiz maalesef işçisini,emeklisini,memurunu sanki biraz unuttu gibi dert bir değil ki, hergün farklı gündem,hergün farklı teranelerle uğraşmaktan mesailerini bu yönde harcayan hükümetimiz en yakınında olan çalışanlarının ve vatandaşının geçim sıkıntılarını sanki,ötelediler gibi, asgari ücretlileri enflasyona ezdirmeyeceğiz diyorsunuz.2017 yılı ocak ayında asgari ücretli 1404 TL ile  24 ayar altının gramı  147 TL iken ortalama 10 gram altın alırken, bugün aynı asgari ücretli 8 tane alabiliyor. Kabaca hesaplanan basit bir hesap bu şimdi taktirlerinize bırakıyorum. Asgari ücretlinin 2 gram altınına ne oldu? Bu sonuçtan şunu anlıyoruz ki, maalesef asgari ücretli veya diğer çalışanlarımız, emeklilerimiz zenginleşmemiş aksine fakirleşmiş alım gücümüz nispeten gerilemiş vaziyette, bu realiteyle asla ve kata hiç bir siyasi görüşün tesiri ve etkisi altında olmadığımı belirtmek isterim.Hiç kimseninde ekmeğine yağ sürmüyorum. Burada tek suçlu hükümetin olduğunu söylersek  haksızlık yapmış oluruz. Bu cenahta ülkenin muhalefetinden tutunda hepimizin hataları illaki var.En büyük zararı bize 15 Temmuz kalkışmasını yapan Fetö terör örgütü ve onun hamiliğini yapan iç ve dış etkenlerdir. Birlik ve beraberliğimize en fazla ihtiyacımız olduğu bugünlerde sırf sayın Recap Tayyip ERDOĞAN ve AKP düşmanlığı yaparak hiçbir yere varılmayacağına inanıyorum. Daha bir kaç gün öncesinde Yunanistan'a ziyaret yapan Cumhurbaşkanımıza yönelik yapılacak süikastla alakalı 9 tane DHKP-C militanlarının Yunanlı polislerce yapılan operasyonla ele geçirilmiş olup, teröristlerin yapılan sorgulanmalarında, Cumhurbaşkanına yönelik bombalı saldırı düzenleyeceklerini itiraf etmişlerdir. Bu kadar gözü dönmüş hainlerin olduğu bu mecrada ülkeyi yönetmek ne kadar meşakkatli değil mi? Siyasi düşüncemiz veya düşünceniz ne olursa olsun ülkemizde bizi temsil eden en alt bürokratından tutunda, en baştaki devlet büyüklerimizin tek bir saçlarının teline zarar gelmesini istemek en büyük pespayeliktir. Zaten bu niyette olanlar vatan hainleridir. Onlarında aramızda ve toplumda yerleri olamaz. Meşru zeminde anayasal çerçeveler ve yasalar doğrultusunda hepimiz fikirlerimizi müfteri olarak değil. Elimizdeki argümanların mesnetine uygun olarak   yapmamız gerekliliğine inanıyorum.Türk milleti her zaman olduğu gibi fedakar ve cefakardır. Bu bağlamda herkesin üzerine düşen bir görevi var. İster işçi olun, isterse en üst düzeyde bürokrat veya devletin en başı olun önce devletim, sonra milletim ve en sonunda kendim felsefesiyle haraket edersek kurt kuzuyla dost olur. Bu cennet vatanı hiç kimsenin ötekileştirmeye, ekonomik ve sosyal anlamda zayıf düşürmeye hiçbir zaman hakkı yoktur. Herbir karış toprağı şehit kanıyla ıslanan bu topraklar üzerinde hain emellerin olmayacağını herkesin anlaması gerekir. Hükümetimiz asgari ücret konusunda işverenlerin çıkarlarını da gözeterek gerekli esnekliği uygun hale getirerek her iki tarafın da mutlu iş birliktelikleri doğrultusunda ülkemize huzur getirmesini ümit ediyorum.