Değerli okurlarım, 2018 yılına İran kanlı girdi."Perşembenin geleceği çarşambadan bellidir. "Sözünü atalarımız boşuna söylememişlerdir.Daha bir ay öncesinde Rusya'nın ev sahipliği yaptığı SOÇİ zirvesinde İRAN-RUSYA-TÜRKİYE 'nin Suriye ve sınır güvenliği hakkındaki görüşmeler karşısında ABD bu zirvenin Ortadoğu daki gücünden rahatsızlık duyduğunu sağır sultan bile duydu. Hiçbir zaman emperyalist zihniyetli ülkeler kendi çıkarlarına yönelik olumsuz hareketleri hazmedemez.Bu hasmane tutum ve davranışların neticesinde ABD- İran'ı zayıflatmak ve köşeye sıkıştırmak halihazırda yönetimde bulunan İran Cumhurbaşkanı Hasan RUHANİ yönetimini ortadan kaldırmak ve kendi politikalarına uygun bir yönetimi başa getirmek için İran halkının son zamanlardaki hayat pahalılığı ve ekonomik sıkıntılarını bahane ettirerek ABD ajanlarını provokatörlükleri sonucunda İran'da halkı galeyana getirerek Ruhani aleyhine ayaklanmaya sürüklemekteler.Bu ayaklanmanın şu ana kadar ki bilancosu 1 polis olmak üzere 11 vatandaşın hayatını kaybetmesi ve bir o kadar da vatandaşın yaralanmasının müsebbibi olan ABD ortalığı ateş yumağına çevirmeye çalışan göstericileri provoke ederek hız kesmeden İran'lı muhaliflerin hükümet karşıtlı eylemlerine devam ettirilmekteler. ABD alenen açıklama yaparak artık İRAN'da değişimin vakti geldi diyerek Ruhani hükümetini alaşağı etmek için elinden gelen hasmane tavırlarından vazgeçmemekteler.Bu bağlamda Suudiarabistan ve İsrail'inde hamiliğini yapan ABD İran'a karşı Suudiarabistanıda kışkırtmak için zemin hazırlamakta gayeleri ortadoğuda bulunan ülkeleri birbirlerine düşürerek,ne gibi rant elde edebilirim politikasını güden bu emperyalist güçler kötü emellerinden asla geri adım atmamaktalar.Türkiye'nin de kendine göre ortadoğuda dirayetli durmak adına güttüğü politikası günbegün kendisini  ortaya koymaktadır. Kendi sınır bölgemizdeki güvenliğimizin sağlanması adına PKK/PYD gibi terör örgütlerine yönelik ABD'nin desteğiyle o bölgede güçlenmelerini sağlamaya çalışırken hata ve hatta DEAŞ'a da eğitimler verdiklerin desdeklediklerini görmekteyiz. Türkiye de ABD'ye feveran ederek müttefik devlet olduğumuz halde bu tutum ve davranışların devletlerarası hukuka ve etik anlayışa uygunmu olduğunu defalarca anlatsada örgütler ve kan üzerinden beslenen bu emperyal güçler işlerine geldikleri gibi tavır takınmaktalar. Terör örgütlerine alenen yardım yataklık yapan bu devletlere Türkçe litereturunda terörist denmezde ne denir.Yine de İran'ın sınır komşumuz olması hasebiyle ilişkilerimizi sıcak tutmaya çalışsakta İran zaman zaman yörüngeden çıkarak 40 yıldır başımıza musalat olan dış güçlerin destekleriyle ülkemizin düzen ve bütünlüğü için tehdit unsuru haline gelen PKK terör örgütüne yardım yataklık yaptıklarını alenen bilmekteyiz. Biz Türkler dindaşlarımıza değer verdikçe onlar bazen güç zehirlenemsi veya feraset yoksunluklarından dolayı elimizi dost gibi sıkmaya çalışırlarken diğer elleriylede böğrümüze doğru yumruk atmaktanda geri durmadıklarını yıllar yılı gördük ve tecrübe edindik. Bu emperyalist güçlerin maşalığını yapanlar zora geldikleri zaman yanı başlarında Türk milletinin merhametli yaklaşımlarını görmekteler. İşte asırlardır. Bu cennet coğrafyadan bizi kolay kolay atamayan zalimler bir kez daha öğrenmişlerdir ki, Türk'ün arkasında daima bir güç vardır. O da iman gücüdür. Bu gücün önünde hiçbir zalim emeller duramaz.